Tuz Hakkında Her Şey

Tuz Nedir?

Tuz, bir asidin bir bazla tepkimesinden doğan ürünün kimyasal adıdır. Aniden alev alabilen kararsız bir metal olan sodyum klorür diye bilinen son derece zehirli bir gazla tepkimeye girdiğinde, temel gıda maddesi olan sodyum klorüre NaCl dönüşür. Bu, insanın yediği bilinen tek kaya türüdür. Çok sayıda tuz çeşidi vardır ve bunların ancak bir kısmı yenilebilir. Bizim yemeyi en çok sevdiğimiz çeşidi, damağımızda tuzlu tadını bırakan sodyum klorürdür. Diğer tuzların tatları çok acı ya da ekşi olmakla birlikte, bunlar da insanın beslenmesinde önem taşıyabilirler. Temel formül üç tuz içerir: Magnezyum klorür, potasyum klorür, sodyum klorür.

Klorür Nedir?

Klorid, sindirim ve soluk almakta vazgeçilmezdir. Kendi üretemediği sodyum olmadan, beden besin maddelerini ya da oksijeni taşıyamaz, sinir iletilerini aktaramaz veya kalp dahil kas hareketlerini sağlayamaz.

Tuzun çeşitli kullanım alanları

Haşlanan sebzelerin parlak renklerini koruma, dondurmayı dondurmak, kremayı daha hızlı çırpmak, kaynar sudan daha çok ısı elde etmek, pası temizlemek, bambu mobilyaları temizlemek, çatlakları kapatmak, kumaşlardaki lekeleri çıkarmak, gres yağlarını söndürmek, mumların damlamasını engellemek, kesilen çiçeklerin taze kalmasını sağlamak, zehirli sarmaşığı öldürmek, hazımsızlık, burkulma, boğaz ağrısını ve kulak ağrılarını dindirmek Kullanım alanı ve sayısı 14 bini geçiyor. Bunun içinde, ilaç hammaddesi üretimi, buz tutan yolların trafiğe açılması, tarım topraklarının verimliliğinin arttırılması, sabun üretimi, suyun yumuşatılması ve tekstil boyaları.

Tuzun eski zamanlarda doğurganlık simgesi olduğunu biliyor muydunuz?

Bu görüşün sebebi tuzlu suda yaşayan balığın, kara da yaşayan hayvanlara göre daha fazla yavru verdiğini gözlemlenmiş olmasından kaynaklandığı belirtilir.

Tuz ve İnanışlar

Bağlılık ve dostluk tuzla pekiştirilir, çünkü tuzun özü de değişmez. Sıvıda eridiğinde bile buharlaşma yoluyla kare kristaller halinde yeniden elde edilir. Birçok din de tuz çürümediği için bir pazarlığı kesinleştirir. Kötü ruhlar tuzdan nefret ediyorlardı. Geleneksel Japon tiyatrosunda, aktörleri kötü ruhlardan korumak için her gösteriden önce sahneye tuz serpilirdi. Çoğu inanışa ve kutsal kitaplara göre, tuzun kem gözlerden koruduğuna inanırlar. Eski çağlarda yeni doğan bebekleri tuzla ovarlardı.

Tuz koruyucudur

Tuz, bir asidin bir bazla tepkimesinden doğan ürünün kimyasal adıdır. Aniden alev alabilen kararsız bir metal olan sodyum klorür diye bilinen son derece zehirli bir gazla tepkimeye girdiğinde, temel gıda maddesi olan sodyum klorüre NaCl dönüşür. Bu, insanın yediği bilinen tek kaya türüdür. Çok sayıda tuz çeşidi vardır ve bunların ancak bir kısmı yenilebilir. Bizim yemeyi en çok sevdiğimiz çeşidi, damağımızda tuzlu tadını bırakan sodyum klorürdür. Diğer tuzların tatları çok acı ya da ekşi olmakla birlikte, bunlar da insanın beslenmesinde önem taşıyabilirler. Temel formül üç tuz içerir: Magnezyum klorür, potasyum klorür, sodyum klorür.

Tuz & Para

Tuz, ilk uluslararası ticaret malı haline geldi; üretimi ilk endüstrilerden ve kaçınılmaz olarak ilk devlet tekellerinden biriydi. Bin yıldır, tuz arayışı mühendislerin zorlu işlerinden biri olmuş ve en dahiyane olanlar dahil, bazı garip makinelerin de icat edilmesine yol açmıştır. En büyük kamu araçlarının bir kısmı, tuz çıkarma ihtiyacından kaynaklanmıştı. Tuz hem kimyanın hem de yer bilimin gelişmesinin öncüleri arasındaydı. Büyük ve işlek ticaret yolları kurulmuş, ittifaklar oluşturulmuş ve imparatorluklar güvenceye kavuşturulmuş devrimler patlak vermişti. Tüm bunlar okyanusları dolduran, pınarlardan fışkıran, göl yataklarında tabakalar oluşturan ve dünyanın yüzeye oldukça yakın kayalarının büyük bir kısmını kalınca bir kabuk gibi saran bir madde olan tuz içindi.


Dünyada tuz bulunmayan bir yere rastlamak neredeyse olanaksızdır. Ama modern yerbilimin sağladığı bilgilerden önce bu durum bilinmiyordu. Yirminci yüzyıla kadar, umutsuz bir biçimde tuz peşinde koşulmuş tuz ticareti yapılmış ve tuz uğrunda savaşılmıştı. Tuz, bin yıldır zenginliği temsil ediyordu. Karayipler’de tuz tüccarları evlerinin kilerinde tuz stoklardı. Çinliler, Romalılar, Fransızlar, Venedikliler, Habsburglar ve diğer birçok yönetim, savaşlar için para bulmak üzere tuz vergisi koymuştu. Askerlere ve zaman zaman işçilere tuzla ödeme yapılırken sık sık para yerine de kullanılmıştı.


Roma ordusu askerleri, atları ve hayvanları için tuza ihtiyaç duyuyordu. Bazen askerler maaşlarını tuz olarak alıyordu. İngilizce “salary” sözcüğünün, “tuz ekmek hakkı” ve “tuzluya mal olmak” gibi deneyimlerin kökleri buradan geliyordu. Latince sal sözcüğü Fransızca’da aylık ücret anlamına gelen Solde’ye dönüştü; asker (soldier) sözcüğünün kökü de budur.

Tuz & Yiyeceklerin korunması (Turşu)

Çinlilerin ve sonra da Japonların fasulyeyi toprak çömleklerde fermante süreci, bugün laktik asit fermantasyonu ya da halk dilinde, turşu kurma olarak bilinir. Ortalama laktik fermantasyon, dünyanın çoğu bölümünde kolaylıkla sağlanabilen yaklaşık 17 ile 21 C dereceleri arasında gerçekleşir.
Sebzeler çürümeye başladığında, şeker parçalanır ve koruyucu işlevi gören laktik asit üretir. Kuramsal olarak, turşu kurmak tuzsuz da gerçekleştirilebilir. Oysa sebzenin karbonhidrat ve proteinleri, açığa çıkan laktik asit tarafından korunamayacak kadar hızlı çürüme eğilimi gösterirler. Tuz olmazsa, maya oluşur ve fermantasyon süreci turşudan çok alkol üretimine yarar.
Mısır’da eski bir papirüste “Tuzlanmış sebzeden daha iyi bir yiyecek yoktur” sözleri yazılıydı. Eti tuzlamak, bakterilerin ürediği nemi ortadan kaldırır. Ayrıca tuzun kendisi bakterileri öldürür. Eski sodyum klorürde bulunan ve saflığını bozan bazı katkı maddeleri çok daha etkili bakteri öldürücüler olan potasyum nitrat gibi diğer tuzlardı. Isıya tutulan proteinler çözülür ve aynı şey tuzlama esnasında da olur. Dolayısıyla tuzlamanın pişirmeye benzeyen bir etkisi vardır (KÜRLEME).
Kuraklığa hazırlıklı olmak için Mısırlılar dev silolara tahıl depolamak dahil tüm yöntemlerle besin maddelerini stoklamışlardı. Besin maddelerini saklama ihtiyacı tuzlama ve fermantasyon konusunda önemli bir bilgi birikimine yol açmıştı.